Sana “gel” diyecek kadar yüzsüz ve alçaksam ne halt edeyim, öyleyim işte. Fakat gel

Nazım Hikmet cezaevinde yatarken eşi Piraye’yi dayısının kızı Münevver ile aldatmıştır. Münevver’in eşinin boşanmaya yanaşmaması üzerine ayrılmışlar. Nazım ortada kalınca Piraye’ye şu mektubu yazarak af dilemiş.

“Yeryüzünde hiçbir insan, hiçbir insana benim sana yaptığım kötülüğü yapmamıştır. Bütün bunlara rağmen gel. Sana “gel” diyecek kadar yüzsüz ve alçaksam ne halt edeyim, öyleyim işte. Fakat gel. Ve benden nefret ederek,beni hor hakir görerek de olsa, beni bir daha yalnız bırakma!”

Nazım Hikmet Piraye’ye Mektuplar

Gelmesi için ölüm orucuna başlar ve hastahanede Piraye’nin yolunu gözlemeye başlar. Günler geçer, Piraye’nin sevgisi ağır basar ve hastahaneye gider. Tam odadan içeriye girecekken, kapıda Münevver’i bulur. Barışmışlardır. Nazım’ın Piraye’yi son görüşüdür bu. Piraye ölene kadar evlenmemiş, gazetecilere ve Nazım’ı soranlara tek kelime bile etmemiştir.

Nazım, Münevver’le evlenmiş oğulları Mehmed dünyaya gelmiştir.

En yakın dostu, koğuş arkadaşı Nazım Hikmet’in Piraye’den ayrılması aralarındaki dostluğu da bitirdi. Tahir, eşine yazdığı mektupta şöyle der: “Piraye kendisine alaka göstermiyormuş. Piraye, Nazım’ın apartmanından topladığı paraları Paris’te delikanlılarla mı yiyor? Bakalım Piraye’nin Bursa’ya gidip gelecek değil mektuba yapıştıracak pul parası var mı? Hasılı Nazım gözümden düştü.”

 

Kemal Tahir

images (11).jpeg

Yorum bırakın